Habeşiler Kimlerdir

Âlemlerin Rabbi olan Allâh’a hamd olsun, en güzel salat ve selam Allâh Resulünün üzerine olsun.
Büyük muhaddis allâme Eş-Şeyh Abdullâh El-Harari El-Habeşi, “El-Ahbaş” adıyla anılan cemaati hakkında şöyle buyuruyor:
Bizler akide ve hükümler açısından Ehli-Selef (Hicretin ilk 300 senesindekiler) ve Ehli-Halef (Hicretin 300 senesinden sonra gelenler) olan Müslümanlara tabi Müslüman bir cemaatiz. İcma-ı Ümmete muhalif olan fırkalardan değiliz. Bizler ne Müşebbihe ne Mutezile ne Cebriyye ne Murcie ne de Haricileriz. Bizler Eşari ve Maturidiyiz. Fıkıh derslerimiz Şafii mezhebindendir. Müşebbihe fırkasına, Kaderiyye (Mutezile) fırkasına ve kanunla hükmeden hâkimlerin riayeti altında yaşayan Müslümanları tekfir eden hariciler fırkasına karşı reddiyelerimiz vardır. Bu sapık fırkalara inkârımızla tanındığımız için bizlerle karşı karşıya gelip şer’i deliller getirecekleri yerde insanları bizden nefret ettirmek için aleyhimize iftiralar atmaya başladılar.

Üzerimize bazı iftiralar attılar, bunlardan bazıları; “Sahabelere sövdüğümüzü, âlimleri tekfir ettiğimizi, bal, yumurta ve salatalık yemeyi haram kıldığımızı, erkek ve kadın karışık biçimde bacak bacağa dayayarak oturmayı helal kıldığımızı, duvar bir mezekkerdir kadın sırtını duvara yaslarsa kocasından boş olur dediğimizi, ve buna benzer sözleri söylediğimizi aşağılık iftiralarıyla iddia ettiler.
Biz bazılarının düşündükleri gibi ne şahsî menfaatimiz için, ne şöhret olmak için, ne yeni bir mezhep kurmak için ve ne de kendi kafamızdan fetvâ vermek için varız. Biz Ehlisünnet Vel Cemaat Akidesinde olan bir cemaatiz.
Biz ne Seyyid Kutup gibi sosyalizmi İslâm’a mal ederiz, ne de Vehhâbiler’in mezhebini kuran, velilerin ve Rasûlullah’ın mezarlarını ziyaret etmenin, hicap (muska) takmanın şirk olduğunu söyleyen Muhammed b. Abdulvahhâb gibiyiz. Biz İbn-i Teymiyye gibi Allâh-u Teâlâ arşın üzerinde oturuyor diyenlerden de değiliz.
Biz bütün Müslümanların seçtikleri gibi İmam Eşarî ve İmam Maturidî Akidesine bağlıyız. Çünkü ikisinin de Akideleri Rasûlullah’ın, sahabelerin ve tabiilerin ve de Selef-i Sâlihîn’in Akideleridir.
Biz sadece kanunla hükmediyorlar diye kamuda çalışıyorlar diye, görev alıyorlar diye insanlara karşı suikast girişimine karşıyız. Bu fiilleri helal etmiyoruz ve biz böyle kişilerden uzağız, beriyiz.
Biz bir cemaat olarak Müslümanların birlik ve beraberliklerini destekliyoruz. Biz tek vücut olarak düşmana karşı ilim ile yaklaşıyoruz. Biz devletin imamları arkasında namaz kılınmaz diyenlerden de değiliz. Biz devlette çalışanlar kâfirdir diyenlerden de değiliz. Biz Allâh-u Teâlâ ışıktır, mekânı ve zamanı ve cismi vardır diyenlerden de değiliz.
Biz “İmam Ahmet, İmam Mâlik, İmam Şâfiî, İmam Ebû Hanife kim ki” diyenlerden de değiliz. Biz Kur’an-ı Kerîm’i açıp kendi kafasından yorum yapanlardan da değiliz.
Biz kısacası Allâh-u Teâlâ’nın göndermiş olduğu Kur’an-ı Kerîm ile tam amel edip Rasûlullah’ın sünnetine bağlı olanlardanız.
Eşariyye ve Maturidiyye
El-Eşariyyelere “el-Aşeira” da denir. İmam Ebul Hasan el-Eşariyye nispet edilmişlerdir. Bu zat Ali b. İsmail’dir. Celil olan Ebu Musa el-Eşari Sahabenin soyundandır. Bağdat’ta idi. Hicri 260 senesinde doğdu. Celil bir âlim idi. Ehlisünnet imamı lakabı ile anılırdı.
Maturidiyye ise İmam Ebu Mansur El-Maturidiyye nispet edilmiştir. Bu zat Muhammed b. Muhammed’tir. Faris memleketindeydi. İma Eşari ile aynı asırda yaşamıştır. Ondan kısa bir zaman sonra hicri 333 senesinde vefat etmiştir. Büyük bir âlim idi, “İmam-ı Hüde” lakabı ile anılırdı.
Bu iki imam Ehlisünnet akaidini kararını koyup muntazam ve güzel bir şekilde açıklayıp muhalif olan fırkalara, Muşebihelere, Mutezilere ve başkalarına karşı reddiyeler hazırladılar. Bundan sonra Ehlisünnet bu iki imamın arkasından, mezheplerine göre Şafiiler, Hanefiler, Malikiler ve Hanbelîler tabi olmaya başlamışlardır. Ehlisünnettekilerden bazılarına Eşari bazılarına da Maturidi denir. Örneğin; Hafız olan İmam Beyhaki, Şafii ve Eşari idi. İmam Nesefi Hanefi ve Maturidi idi. Ve bunlardan başka diğer âlimler de öyleydiler. Her iki kısımda Ehlisünnet’ten olup akaidin usulleri hususunda aralarında ihtilaf yoktur.

İmam el-Kesti “Akaid Şerhinin Haşıyesi” adlı kitabında şöyle diyor: ”Horosan, Irak, Şam ve yerlerinin çoğu Ehlisünnet’ten meşhur olanlar, Eşaridirler, yani Ebul Hasan El-Eşari’nin ashablarıdırlar. Meveraennehrin diyarları Maturidirler, yani Ebu Mansur el-Maturidi’nin ashablarıdırlar.
İmam İbnu Abidin ”Redul Muhtar Ale Duril Muhtar” adlı kitabında şöyle diyor: ”Ehlisünnet Vel Cemaat, Eşariler ve Maturidilerdir.”
İmam Murtadaddin Ez-Zebidi ”İthafis Seddel Muttekin Fi Şerh İhya-u Ulumid Din” adlı kitabında şöyle diyor:
“Ehlisünnet Vel Cemmat anıldığı zaman bundan maksat Eşariler ve Maturidirler.” Daha sonra dedi ki: ”Bilinsin ki, her iki imam Ebul Hasan ve Ebu Mansur -Allâh ikisinden razı olsun, İslam adına mükafaatlandırsın – kendi yanlarından bidat çıkartmamışlardır. Ve yeni bir mezhep çıkartmamışlardır. Ancak bunlar Ehli-Selefin mezheplerini müdafaa edip Allâh Resulü-aleyhisselemın, Sahabelerinin üzerinde bulunduğu akideyi yaymışlardır. Bunların her biri bidat ve dalalet sahibi kişilerle mücadele yaparak onları hezimete uğratmışlardır. Her ikisi de Ehli-Selefin yolunda gittikleri için ve o yol hak yolu olduğuna dair deliller ve hüccetler hazırladıkları için, bu durumda onlara tabi olanlara Eşari ve Maturidi denir.”

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir